3.12.2012

Portakalın Kökeni Ve Yaygınlaşması



Portakal, oldukça yakın akrabası olan; limon, misket limonu, mandalina ve greyfurt gibi Citrus ailesine ait bir meyvedir. Genellikle, herhangi bir tür portakal, lifli göbeği içerisinde çekirdeklerini taşır, takip eden kısımlar meyvenin etini oluşturur ve kalın, turuncu kabuk meyve ve çekirdekleri darbelere karşı korur. Portakal bütün Citrus meyvelerinin en popüler olanıdır ve küresel çapta, elmadan sonra, yetiştirilen ve tüketilen en popüler meyvelerden biridir. Pek çok insan, güne bir bardak portakal suyu içerek başlar ve portakallı tatlandırıcılar oldukça talep görmektedir.

Evcilleştirilişi


Hindistan’ın güneyinde ve muhtemelen Ceylon Adası’nda bulunan bazı türler, portakal ağaçlarının kökenini teşkil etmektedir. Bununla birlikte, diğer daha küçük çeşitler, ülkenin kuzey doğusu ya da Bangladeş’te kökenlerini bulur. Kuzey doğudaki çeşitler, 7000 yıl önceye  uzanan geleneksel yiyeceklerde yerini bulur ve aynı çeşitler antik Hindistan’ın Veda yazınından mesul Ari(Aryan) insanları tarafından da bilinirdi. Tatlılardan farklı olarak, portakal kabuğu ve suyu, binlerce yıldır Hindistan’da yemekleri tatlandırmak için kullanılır. Bazen pirinç ya da sebze yemeklerini tatlandırmak için kullanılırdı. Arkeologlar ve tarihçiler, ilk milenyumun başlangıcında, Çinli çiftçilerin; portakal, elma, incir ve diğer ağaçta yetişen meyveleri bahçe halinde diktiği ve yetiştirdiğine inanıyorlar. Kuşkusuz, Zhou hanedanının zirvesinde ve devletler birbirlerine karşı mücadele ederken, Çin’in pek çok ulu idarecisi, meyve toplayıcılığının değil, bahçeciliğin erdemleri hakkında yazılar yazıyorlardı. Portakal ve elma hususî olarak soylular arasında pek muteberdi ve bahçıvanlar, efendilerine daha büyük, daha tatlı ya da daha mükemmel şekilde yuvarlak olan meyveleri vermenin keyfini yakalamak için birbirleriyle yarışıyorlardı.


Avrupa'ya İlk Adım

Avrupa’da portakalın ilk görülüşü Roma İmp. dönemine gider. Büyük ihtimalle ilk yüzyıl civarı, Roma tacirleri Perslerle irtibata geçtikleri zamanlara tekabül eden bir dönemdir bu. Ayrıca Aksum Krallığı (günümüzde Etiyopya) denizcilerinin, Ceylon ve Güney Hindistan’la ticaret yapmak için muson rüzgârlarını kullandığı biliniyor ve bu M.Ö. 150’den Krallığın çöktüğü M.S.700’lere kadar sürdü. Portakal, denizcilikle Güney Hindistan’ın Tamil Krallığından, Roma’ya taşındı ve böylece, soylu ve asker sınıfından bu lüksü karşılayabilenler arasında oldukça popüler oldu.
                                               
Batı dünyasında, portakallarla dolu ilk meyve bahçeleri, M.S. birinci yüzyılda, Afrika’nın kuzeyinde, Libya’dan Fas’a kadar dikildi. Başlangıçta sahipleri Romalı sömürgecilerdi, hizmette de köleler vardı ve bu meyve bahçelerindeki portakalların çoğu kendini Akdeniz’in karşı kıyısında buluveriyordu, gerçi en iyi üretim hala, Roma’nın elitleri için Hindistan’dan gemilerle getiriliyordu. Altıncı yüzyılda Roma İmp. çökmesi ve İslam Halifeliği’nin yedinci yüzyılda genişlemesinden sonra, bu ticaret yolları kapandı ve Kuzey Afrika'daki, artık İslam lortları tarafından kontrol edilen meyve bahçelerinin ticaret rotaları Bağdat ve Orta Doğu’ya doğru yeniden şekillendirildi. Avrupa sınırları içinde, az sayıdaki Roma portakal bahçeleri, köhnemiş harabelere dönüştü, ta ki orta çağ işi ele alana kadar.

Tatlı Portakal Doğuyor

On birinci yüzyıl civarında, altın çağlarını yaşayan İslâm Hilâfeti Kuzey Afrika ve Güney İspanya yoluyla Avrupa’ya bir kez daha portakalı taşıdı ve Pers diyarından getirilen tohumlar, Endülüs boyunca meyve bahçelerine dikildi, ki bu durum, Güney İspanya, Güney Portekiz ve Kuzey Fas’ın bazı kısımlarını içeriyor. Bu portakallar daha fazla pektin(asidik, ekşi) içerip ve daha önce bilinen çeşitlerinden daha ince kabuğa sahiptirler ve parfüm için temel oluşturan yağ, marmelât, komposto, likör yapımında kullanmak için mükemmel portakallardı. Seville Portakalları hala bu çeşit portakalın özelliklerini korumaktadır. Tatlı portakallar, (Daha önce mevzusu geçen turuncun tam zıttıdır.) on altıncı yüzyılda, Portekiz tacirlerin Hindistan’a Ümit Burnu’nu dolaşıp, yeni ir ticaret yolunu keşfetmelerinden sonra Avrupa’ya gelebilmiştir. Ne yazık ki, Tamil Krallığından ilk portakalı Avrupa’ya getirenin kim olduğuna dair bir kayıt mevcut değil. Lâkin biliyoruz ki, bu daha tatlı çeşitler Güney Avrupa ülkelerinden Gürcistan’a kadar çok çabuk şekilde, bütün meyve bahçelerine ekildi. Doğrusu pek çok Akdeniz dilinde tatlı portakal, “Portugal” (Portekiz) olarak bilinir. Kelimenin diğer diller ve bizdeki karşılığını ayrı bir başlıkta değerlendireceğim.


Yeni Dünya'yı Fethi

Juan Ponce de Leon
Avrupa’ya gelişinden birkaç yıl sonra, İspanyol kâşif ve fatihleri tarafında, aynı tatlı portakallar Amerika’ya taşındı. Lâtin Amerika’da meyve bahçeleri 1493 yılında kuruldu. Florida’da ise La Florida’nın İspanyol kâşifi, Juan Ponce de Leon tarafından kuruldu. Kayıtlar Ponce de Leon’un Florida’ya yaptığı ilk gemi seyahatinin tarihi olan 1513’te portakal ağaçlarının dikildiğini gösteriyor. Böylece gelecek nesil denizciler, iskorbüt hastalığından kendilerini koruyabileceklerdi. Bugün Florida Eyaleti dünyada portakal üretiminde ikinci sıradadır.
Portekiz kaşiflerinin ilk olarak ulaştıkları Güney Amerika'daki, Brezilya en çok portakalı üretme onurunu taşımakta ve dünya portakal ihtiyacının yarısını tek başına karşılayarak bunu fazlasıyla hak etmektedir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder